13.11 / Burak Çakır

 

09.09. İşte bu. Bunun ismi kader. Sabah sabah aklına düşmüş olmalıyım. Belki yatakta, yarı mahmur dün geceyi düşünüyor, belki kahvaltı masasında, çayın demlenmesini beklerken. Önemi yok. Düşünsün yeter…

Yani arasa da fena olmaz, halimi hatırımı sorsa, sesini duysam… Ama biliyorum, aramaz. Aramak için erken daha. Bakarsın yazar? Yazar mı? Baksam... Çevrimdışı. Hâlâ uyku mahmuru demek ki.

 

20.20. Bugün ikinci kez. Şimdi tesadüf mü bu?  Basbayağı işaret işte, kader. Gerçi anneme de dönmemişler ama dönmek için henüz erken. Kız evi naz evi derler, bekleyeceğiz bakalım.  Yapacağımızı yaptık. Aklında olmakla yetinmeli şimdilik, kalbini de kazanacağız zamanla. Zaman her şer şeyi çözer. Sabır.

 

11.11. Yine! Ah be güzelim senin de gönlün var demek ki, niye bu kadar naz? İhtiyacın mı var? Yani ben de koşarak gel demiyorum ama bir adım olsun at bari. Bir istek göreyim, bir imada bulun, ara-sor.  Hadi beni arayamıyorsun, annene de mi bir şey söyleyemiyorsun? Ayıp değil ya.

Sorun annende mi yoksa? Onaylamıyor mu? Oyalıyor mu? Sen çoktan söyledin de annen giderayak talip mi yokluyor? Olur mu olur. Bir kızı bin kişi ister biri alır. Âlemin akıllısı da ben değilimdir herhalde, illaki taliplerin vardır. Mühim olan gönlün, gönlün kimde? Ben biliyorum ya annen bilmiyor daha demek ki. Öğrenir elbet.   

 

15.12. Belki de evham yapıyorum, sadece sorup soruşturmak için zaman kazanıyorlar. Kız veriyorlar neticede, araştıracaklar tabii. Araştırsınlar, korkum yok. Kimiz, kimlerdeniz belli, işimiz gücümüz, sağlık sıhhatimiz de yerinde şükür. Daha ne?

Veya yalnızca ağırdan satıyorlar, kıymet bilelim diye. Gereksiz bir ton mesele. Kıymet bilecek adam bilir zaten, bilmeyen de bilmez. O kadar. Biraz da kader. İnsanın kaderi neyse onu yaşıyor, benim de kaderim o. Saniye. Biliyorum. Adım gibi biliyorum. Ahmet abilerin düğününde, daha ilk gördüğüm anda bildiğim gibi biliyorum.  Biliyorum.

 

15.15. Sayılmaz bu. Deminden beri gözüm saatte zaten. Tesadüfî olmalı ki değeri olsun, bir işaret sayılsın. Tanışmamız gibi. Böylesi sadece zorlama. Bir dürtüyle bakma ihtiyacı duymalı veya bir mesaj, bildirim, bir şey gelmeli telefona, göz takılmalı ama trene bakar gibi gözünü ayırmadan bakmamalı. Büyüsü bozulur o zaman. Anlamı olmaz. Sayılmaz.

 

22.22. Yeniden. Yine de ses seda yok. Zorla arattım Ahmet abileri ya, onlara da bir şey dememişler. Annem biraz üsteleyince de ters yapmış sanırım, bekleyin diye. Annem ona surat asıyor. Çok değişmiş bu çocuk evlendikten sonra, öyle diyor. Daha düne kadar peşinde dolanırmış “teyze teyze” diye ya şimdi ne değişmiş? Kız yoldan çıkarıyormuş onu hep. Üstüne ben, utanıp sıkılmadan aynı evden kız istiyormuşum. İstiyorum. Hiç aklım da yokmuş, benim de sonum belliymiş; Ahmet gibi. Belli. Ahmet abi gibi ben de kız alacağım o evden, ben de en güzelinden tertip edeceğim düğünümü. Salonsa salon, takıysa takı, neyse ne. Ne isterse. Balayında tatile bile götüreceğim. Tutacağım şöyle fiyakalı bir otel odası, sahil kenarında. Bodrumsa Bodrum, Antalyaysa Antalya. Ne isterse o.

 

01.01. İşte. Daha ne diyeyim? Ne söyleyeyim daha? Bir de olmaz çekiyordu babam, okumuş kız akıllı olur, bakmaz diye falan. Akıllı kız akıllı olmasına da aklındaki kim? Önemli olan o. Hem bakılmayacak adam mıyız biz? Elimiz yüzümüz yerinde, peder bey sağ olsun halimiz vaktimiz de öyle. Yani üniversite tahsili görmedik ama aklımız da başımızda yani. Yolumuzdayız. Bir yoldaşımız eksikti, şükür bulduk onu da. 

 

03.03. Nerede, nasıl geliyorum acaba aklına. Salonun önünden geçerken mi mesela, bulaşıkları makineden çıkartırken mi, çiçeklerin suyunu değiştirirken mi? Seviyor mudur gülleri? Gül sevilmez mi, seviyordur elbet. Kavanozuna karbonat atıyor mudur? Kokluyor mudur? 

 

09.10. Bir dakikayla be.

 

11.37. Hayırdır? İkidir tutturamıyoruz. Aksilik olmasa bari. Ahmet abiyi arasam? Yok ya, bekleyin dedi en son. İki günde bir arayıp sıkboğaz etmek olmaz. “Yangından mal mı kaçırıyorsunuz?” dese ne diyeceğim? Hiç. Çıkıp bir hava falan alayım iyisi, üstüme üstüme geliyor artık dükkân. Hamdi’nin lokantada bir çorba içerim, bakarsın Ahmet abiyle de denkleşiriz. Olur mu olur. Hiç olmazsa zaman geçer, on ikiye de az kaldı zaten.

 

            12.56. Yok. Bu herifin geleceği falan yok. Bahanem de kalmadı; üçüncü çay bu söylediğim, kuş gibi içiyorum bitmesin diye ama bir yere kadar. Hamdi de işkillendi, ufaktan kalkmak lazım. Lazım da kalkıp gitsem ne olacak? Şimdi rastlaşmamızın bir ihtimali var hiç değilse, kalkarsam o da kalmayacak. Tatlı söyleyeyim diyeceğim, tatlısı da tatlı değil ki mübarek. Mide yakar şimdi. Bir çay daha? Eleman su çekmiş daha yeni. Peki. Tama kadar bekleyeyim. Geldi geldi, gelmezse çıkar giderim.

  

            13.13. Sayılmaz. Telefonda hiç değilse iki dakika konuşmuşumdur. Sayılmaz. Zaman yalan söylemez.  Tamam, dili yoktur, doğrudan anlatamaz ama gösterir, hissettirir. Gördüm, hissettim ben, eminim. Kaderim o benim.  Tüm o rüyalar, işaretler yanlış olamaz. Yanılamam. Sayılmaz. Aradığında on bir geçiyordu daha. Daha bu sabah, dokuzda aklındaydım. Unutmuş olamaz. İki gece evvel beyaz güvercin gördüm rüyamda. Süzülüp alaca karanlıktan, gelip kondu omzuma. Rüyada güvercin iyi haberdir, düğündür, işarettir. Sayılmaz. Zaman iyileştirir, acıtmaz, yanıltmaz. Sayılmaz.

Popüler Yayınlar