Doğançay'ın Çınarları / Oruç Oruoba
Malumunuz, ilhamın edebiyatta istisnai bir yeri bulunur. Peki,
nedir ilham? Esinlenme, içine doğma. Sessiz bir gemiden, yola koyulan bir
kuştan, yol boyunca uzanan sıra sıra ağaçlardan. Doğançay’dan, Doğançay’ın
çınarlarından. Oruç Aruoba’nın da ilhamıyla tanışması 96 yılının haziran ayında
denk gelir. Bir tren yolculuğunda, gün batımında denk gelir Doğançay’ın
çınarlarına. Kendi tabiri ile “Hemen kavrar, pek de anlamlandıramadan.” Bu kısa
tanışma, şairin aklında uzunca bir süre yer eder. Yeni yılın ilk aylarında da
yazmaya başlar. Yazmak pekiştirir anlamlandırma çabasını ama nihayetlendirmesi
epey zamanını alır. Mayıs ayında tekrar geçer yanlarından, yazdığı gibi bulur
çınarları. Haziranda bu kez sadece çınarlar için gider Doğançay’a, yanında Yıldırım
ve bir fotoğraf makinasıyla. Bir buçuk yıl süren bu serüvenin ardından 19 Kasım
1997’de noktalar şiirini. Böylece dile gelir Doğançay’ın Çınarları:
“yeni bir söz bulsam
neye yarar ki
söyleyemediklerimiziz
ince bir sızı gibi”