Vicdan / Soner Üçkuşoğlu
-Karşımda dikilmiş bana neden babamı öldürdüğümü soran
polislerin yüzüne baktım. Ailelerini düşündüm. Onlar da bir babaydı ve bir
zamanlar bir babanın evladı olarak acınası hâllere düşmüşlerdi belki de. Ama
şu an beni anlamayacaklar. Hikâyemi anlatsam, hiç kimse anlamayacak Serkan.
-Ben anlarım dostum. Biliyorsun…
-Biliyorum Serkan. Ama senin anlaman, beni içeride geçireceğim uzun yıllardan kurtarmayacak.
-Orada da yanında olacağım.
-Kafamın içinde demek istedin sanırım?
-Evet, öyle de denebilir. Ama ben memnunum, sıkıntı yok yani.
Gözlerini karşısında dikilen memurlara dikti, ne düşündüklerini okumaya çalıştı ama başaramayacağını biliyordu, yine de tahmin yürütmeye çalıştı; azılı bir katil olarak görüyorlar beni ve olabildiğince uzun seyretmek istiyorlar. Çünkü bu karakolda oldukları sürece başka bir katil görmeleri oldukça zor. Burası öyle bir mahalle değil, keşke kendi mahallemdeki karakolda gözaltına alınsaydım, onlar alışıktır; katillere, tecavüzcülere, uyuşturucu satıcılarına.
-Peki Serkan, üç saattir tanışıyoruz seninle. Daha çok yeni dostluğumuz, ama sana güveniyorum. Öldürdüğüm adam, yani babam sekiz yıldır kayıptı. Üvey annemizin evinde bırakıp gitmişti beni ve üç kardeşimi. Üvey annem, babamla tanıştığı günlerdeki gibi uyuşturucu satıyordu. Babam kaybolduktan sonra malı bize sattırmaya başladı. Tabii böyle bir şeyi kabul etmeyeceğimizi biliyordu, önce bizi kokaine alıştırdı. Sonra da eğer istediğini yapmazsak asla bize toz vermeyeceğini söyledi. En küçük kardeşimi sattığını öğrendiğim gün öldürdüm kadını. Evinin bahçesine gömdüm. Malı ben satmaya devam ettim. Üvey annemi öldürdükten beş yıl sonra karşıma babam çıktı.
Sesini imalı bir tona düşürerek konuştu.
-Onu da geçen yılların hatrına öldürdün galiba?
-Hayır, o kadar basit değil…
-Ne öyleyse? Kendisini Tanrı’ya affettirmeye çalışan bir adam gibi içini dökmeye çalıştı.
-İşime el koymaya kalkıştı. Bütün malı çalmaya yeltendi ama yakaladım.
-Bu yüzden mi?
-Elbette hayır.
-Neden o hâlde?
-Bana ilk defa “oğlum” dedi. Malı çalmaya yeltenmeden önce, kandırmak için.
-Eee? Bunun için olamaz herhâlde.
-Onun oğlu olduğum için öldürdüm. Belki biraz olsun rahatlarım diye. Belki çektiğim acılar biraz daha diner diye. Bir fikir belirdi kafamda, ya onun gibiysem dedim. Onun oğluysam eğer, onun bir parçasıysam, buna nasıl katlanırım? Oğlum dedi ve yıllardır aradığım sebebi buldum sanki. İçimde eğer biraz olsun babam varsa, hiç durmam kendimi de öldürürüm. Kendimden nefret ediyorum, onun küçücük bir parçası olarak dünyaya geldiğim için.
-Peki, polislere neden anlatmıyorsun? dedi Serkan, hayıflanmaya karışık merakla.
-Onlar sadece yasaları uygular, yasalarda anlattıklarımı haklı kabul edecek hiçbir madde yok. Yazılı olan hiçbir kural vicdanın ne olduğunu bilmez…
Polisler karşısındaki suskunluğunu mahkemede de sürdürdü. Aldığı cezayı, boynuna takıp gururla gezmek isterdi koğuşun ranzaları arasında.