Oda / Burak Çakır





Kutu gibi bir odaya sıkışmış yalnızlığım. Ne dışarı çıkmak mümkün, ne de bir konuk ağırlamak sevda dünyamda. Çünkü kıskançtır yalnızlığım, kuma istemez üzerine. Bir o denli de hırçın, kendisiyle mesut değilim diye. Ben ise sessiz ve sedasız daima beklerim köşemde, başımı cama dayar uzun uzun dalarım ufka doğru. Bilirim, bir bekleyenim var bilmediğim bir şehrin bilmediğim bir sokağında o da yalnızlığına mahkûm zümrüt gözlü bir sarışın. O da hüzünlü ve gözleri ufukta;
Canan canını bekliyor!
Gel gör ki kırık kolum kanadım ve kalbimde, kalbinin derinlerinde sızlayan bir vefa var; “Gitme!” diyor “Kimsesizliğin ve hiçliğin ortasında yanından eksilmeyen yalnızlığını bir başına bırakıp da gitme!” Ama bilmiyor ki zaten çıkış yok bu zindandan, kendimden kaçtığım kadar uzaktayım insanlardan…
Batan güneşe eşlik edercesine acı bir tebessüm yayılıyor dudaklarıma ve dönüp yalnızlığıma bakıyorum; o ki esmer güzeli bir hoş görünür karanlıkta, o da tebessüm ediyor ama aşk dolu, şehvet dolu. Bu nasıl bir büyüdür Allah'ım, yıllar geçti çıkamıyorum bu zift karası odadan! Kapkara gözleri tutsak ediyor sanki beni bu uykusuz, ıstırap dolu gecelere!

Popüler Yayınlar